FERSUDE – Gazeteci Murat Yetkin, bugün yayınlanan yazısında AKP’nin İstanbul için 30 Haziran tarihi üzerinde durduğunu belirtti.
Gazeteci Murat Yetkin, AKP’nin İstanbul seçimleri için 30 Haziran tarihi üzerinde durduğunu, YSK’nin ise 28 Nisan’a kadar İstanbul seçimleri için nihai kararını vereceğini yazdı.
Yetkin’in “Erdoğan’ın 28 Nisan akşamı Kızılcahamam’da yapacağı kapanış konuşması önemli. YSK kararının bu konuşma öncesi çıkması beklentisi ile bu konuşmanın AK Parti içindeki seçim operasyonunun şiddeti arasında bağ kuruluyor siyasi kuliste ” dediği “AK Parti, İstanbul seçimini 30 Haziran’da tekrar ettirmeyi hedefliyor: Ankara siyaset kulisleri yazısının önemli kısımları şöyle:
Neden mi 30
Haziran? Rivayet muhtelif. Ama en güçlü senaryo, tahmin edilebileceği gibi,
okulların da kapanmasıyla İstanbul’daki muhtemel CHP-İYİ Parti seçmeninin
tatile çıkıp oy kullanmamaları umudu. Yani AK Parti, İstanbulluların yaz tatili
için şehir dışına çıkma alışkanlığının onlara kaybettikleri seçimi geri getireceğini
de hesaba katıyor. Tabii aradan geçecek iki ay sürede, olağanüstü gelişmeleri
konunun dışında tutuyoruz; ABD ile gerilimde, Suriye’de PKK ile ekonomideki
vahim gidişle ortaya çıkabilecek gelişmeleri akla bile getirmek istemiyoruz.
Ama bütün bunlardan
önce, hesabın tutması için YSK’nın seçimi iptal etmesi gerekiyor. AK Parti,
Cumhurbaşkanı ve parti başkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla bütün imkânlarıyla
CHP’nin kıl payı kazandığı İstanbul seçiminin iptali için uğraşıyor. Erdoğan’ın
bu konuda en çok iki kişiye güvendiği konuşuluyor: AK Parti’nin seçim
işlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz ve aynı zamanda
hâkim ve savcı atamaları üzerinde söz sahibi Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK)
başkanı olan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül.
AK Parti’nin KHK’lı seçmenin
oylarının geçersiz kılınması girişimi YSK’dan döndü. Şimdi nihai karar için
ilçe seçim kurullarından gelecek sandık kurulları oluşum belgeleri bekleniyor;
YSK buna göre sandık kurullarının oluşumunda hata olup olmadığına, seçimin
iptal edilip edilmemesi gerektiğine karar verecek.
Burada da
kritik bir tarih var: 28 Nisan. Erdoğan 26 Nisan akşamı itibarıyla
Kızılcahamam’da AK Parti danışma toplantısını açıyor. Yerel seçim
değerlendirmesi yapılacak bu toplantıya AK Parti yönetimi, AK Partili
büyükşehir belediye başkanları, 31 Mart’ta yarışa girip kazanamayan büyükşehir
belediye başkan adayları, Erdoğan’ın tercihi bazı yerel yöneticiler ve bazı
bakanlar kurulu üyeleri davetli, ama AK Parti Meclis grubu, yani
milletvekilleri davetli değil. Bunda Erdoğan’ın Meclis’le hükümeti ve yerel
yönetimleri birbiriyle etkileşimden uzak tutma siyasetinin payı var. AK Parti
Meclis grubunun bir yandan MHP, diğer yandan Ahmet Davutoğlu’ndan Ali Babacan’a
dek yeni oluşum girişimlerine maruz kaldığı bir sırada Kızılcahamam’dan uzak
tutulması da dikkat çekici.
Her halükarda,
Erdoğan’ın 28 Nisan akşamı Kızılcahamam’da yapacağı kapanış konuşması önemli.
YSK kararının bu konuşma öncesi çıkması beklentisi ile bu konuşmanın AK Parti
içindeki seçim operasyonunun şiddeti arasında bağ kuruluyor siyasi kuliste.
Yani, YSK 28 Nisan’dan önce İstanbul seçiminin iptaline karar verirse,
Erdoğan’ın AK Parti yönetim kademelerindeki tırpanı bir türlü çalışacak,
“seçimler geçerlidir” derse, başka türlü. Zaten iptal kararı çıkarsa, 60 günlük
süre başlayacak ve 30 Haziran seçim tekrarı hedefi ufukta belirecek, dediğimiz
gibi, hesap bu.
Anadolu
Ajansı’nın 31 Mart gecesi İstanbul’un seçim sonuçlarını vermeyi kesmesine
gerekçe olarak kendi isimlerinin de geçmesi üzerine 1 Nisan sabahı çıkıp,
konuyla ilgilerinin olmadığını söyleyen YSK Başkanı Sadi Güven çıkıp konuyla
bir ilgilerinin olmadığını söylemişti. AA Genel Müdürü Şenol Kazancı’nın, bilgi
akışının –artık bir nevi konuşma yasağı altında olan- Bayram Şenocak
başkanlığındaki AK Parti İstanbul İl Başkanlığı tarafından kesildiğini
perdelemek için yaptığı açıklama, YSK’nın haklı olarak kendisini savunmasına
yol açmış, o vesileyle CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun açıkladığı rakamlar da, o an
itibarıyla resmiyet kazanmıştı.
Zaten tartışma
da o andan itibaren başlamış, o ana dek seçimlerin dünyaya örnek olacak kadar
adil ve başarılı geçtiğini söyleyen AK Partili Yavuz ve İçişleri Bakanı Soylu
şaibeden söz etmeye başlamış, “Bir oyla dahi olsa seçim kazanılmıştır” diyen
MHP lideri Devlet Bahçeli tam tersine “Seçim tekrarlanmalıdır” demeye
başlamıştı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na tam da 1970’lerin “kontrgerilla
tertibi” iddialarını andıran bir saldırı yapılmasına kadar varan gelişmeler
zinciri oradan başlamıştı.
Şimdi gözler
YSK’nın “Biz hata yapmışız, siz seçimi yeniden yapın” deyip demeyeceğinde, AK
Parti seçim iptal ekibinin İstanbul seçimini geri çevirip çeviremeyeceğinde ve
Erdoğan’ın 28 Nisan konuşmasından sonra olacaklarda.
Bu arada, seçim fiyaskosu ardından Anadolu Ajansı’nın 19 Nisan’da, sessiz sedasız bir Resmi Gazete duyurusuyla Cumhurbaşkanlığı denetimine, İletişim Başkanı Fahrettin Altun’a bağlandığını söylemiş miydim? Neyse, şimdi söylemiş oldum.